
Ben Kimim ?
Merhaba;
Eğer siz de benim gibiyseniz beni bulmuşsunuz demektir...
Aslında herşey küçük yaşlarda her çocuk gibi babamdan bir bisiklet istememle başladı. Şimdilerde bir dizinin jenerik müziğinde dedikleri gibi; "Doksanlı yılların sokaklarda oynayan son çocuklarıydık" bizler...Hal böyle olunca babam sanırım o dönemlerde sıkça rastlanan bisiklet kazalarından çekinmiş olacak ki, küçük tuşlu bir Yamaha PSS-260 marka org alıp eve geldi birgün...
Bunun tüm yaşantımı etkileyecek, zor zamanlarımda sığınacağım, parasız öğrencilik yıllarında kimi zaman üç-beş kuruş harçlık kazanacağım bir hobi olacağını kimse bilemezdi haliyle...
Herkes gibi benim de ortaokulda kafama blok flüt fırlatan bir müzik öğretmenim vardı. Bu mütavazi naif enstrumandan değişik melodiler çıkarmak çok hoşuma giderdi. Bu enstrumanın fırlatmaktan başka işlere de yaradığını keşfetmem uzun sürmedi haliyle...
Aynı yıllarda hayatıma giren org ise bambaşka bir tat kattı herşeye...
O zamanlar Gazi Üniversitesi müzik bölümünde okuyan kuzenim Hakan ÖNSÖZ ise bu manada bana ciddi destek veren, basit de olsa ciddi manada ilk müzik eğitimimi aldığım kişidir. Her hafta bize uğradığında orgun başında saatlerimizi geçirir, o küçücük orgla ciddi aranjelere imza atardık (!) Şaka bir yana çok keyif alırdım, 1975 model mono kasetçalarım ile sürekli kaydederdim. O kayıtlar elimde yok artık maalesef ama "bacalara leylek kondu,dostluk türküsü,bu çocuk bu işi biliyor" isimli çalışmalar hafızamda hala yer alır...
Müzik eğitimi almayı ve bu yolda yürümeyi çok istedim ama ailemde dönemin yarattığı gelecek kaygıları, memuriyet alışkanlıkları gibi nedenlerle kader ve kazandığım askeri lise sınavı kendimi bir anda küçük yaşta Maltepe Askeri Lisesi'nde bulmama neden oldu...
Bu bir kaderdi ve yaşam artık benim için böyle şekillenmek zorundaydı...
Maltepe Askeri Lisesi küçük yaşta artık hayatım boyunca üzerimde her ne olursa olsun gururla taşıyacağım üniformayı bana hediye eden yüce bir ocaktı. Müzik hayatım burada da devam etti. Kendimi daha hazırlık sınıfında okul orkestrasında buluverdim...Şimdilerde benim gibi hala müzikle uğraşan abilerimden çok şeyler öğrendim. Gerçekten çok enteresan bir şekilde bu insanlar gerçekten çok yetenekliydi. Akor, armoni, notasyon v.b konularda pek çok şey öğrendiğim kişi ise, biliyorum şaşıracaksınız ama Savaş Beden Eğitimi Öğretmenimiz Cenk Üsteğmen oldu. Çocuk yaşta müziğe başlayan öğretmenimiz de tıpkı bizler gibi bir şekilde kendini kutsal ocakta buluvermişti. Okul orkestramızı o çalıştırırdı o dönemlerde ve ayrılmak gerçekten zor olmuştu...Bu dönemde okulumuzu temsilen pekçok etkinliğe katıldık ve çok keyif aldık...
Ve sonra ülkemizin pekçok değerini yetiştiren kutsal ocak Kara Harp Okuluna gittim...Askeri Liseden koruduğumuz çekirdek orkestra kadromuz ile okulda bulunduğumuz yıllar da aynı şekilde müzikle iç içe geçti...
Nihayet 30 Ağustos 2000 tarihinde Jandarma Teğmen rütbesi ile Türk Silahlı Kuvvetlerine katıldım...
Nice yuvalar yıkan, arkasında gözü yaşlı analar, babalar, eşler, evlatlar bırakan terör belası ile hep aktif birliklerde görev yaparak mücadele etmeye çalıştım. Tanıdığım, sevdiğim, ekmeğimi paylaştığım birçok kimsenin şehadetine yada yaralanmalarına tanıklık ettim...Tanrı beni o mertebeye layık görmedi ama birçok kereler ölümün kıyısında gezdim...Bu uğurda feda edilenleri düşündükçe bugünlerde hep içim sızlıyor maalesef...Gelinen son noktayı, şimdilerde vicdanlarımızı yarayan bazı olayları ise düşünmek bile istemiyorum...
Aktif olarak görev aldığım bu dönemlerde yaklaşık 9 sene kadar müziğe ara vermek zorunda kaldım. Maalesef bu dönemde elim çok nadiren müzik aletlerine dokunabildi ki bu gerçekten zor bir dönemdi...
Doğu görevi dönüşü tekrar müziğe başladım, fakat hiçbirşey bıraktığım gibi değildi. Bilgisayar denen bu cihaz bu alanda ciddi söz sahibi olmuştu...
Müzik kayıt teknolojilerine merak sarmam da bu dönemleri kapsar...Biliyorsunuz bu işin bir sonu bir yok, hala öğrenecek çok şey var...
Çoğu insandan hep benzer tepkileri aldım şimdiye kadar, "yahu asker üstelik jandarma, ne iş?" diye... Müzik her zaman zor zamanlarımda sığındığım bir liman oldu benim için...Her insanın yetenekleri ölçüsünde bir hobi alanına, özellikle ensturuman çalmaya yönelmesi gerektiğini düşünüyorum. Tamamen keyfe keder kendime göre şarkıları aranje etmek, yorumlamak kısacası benim olan birşeyler ortaya koymak büyük keyif veriyor bana...
Bana bu dönemde hayatımın her döneminde olduğu gibi destek veren ,her ne kadar evde zaman zaman ihtilaller yaparak mütevazi home studiom için alan ve cihaz temininde mücadele etmek zorunda kalsam da, sevgili eşim ve ikimizin yaşamını daha anlamlı kılan, en büyük projemiz sevgili kızımız oldu...İyiki varlar...!
Biraz çok konuştum ama işte benim hikayem bu...
Lafa "eğer siz de benim gibiyseniz beni bulmuşsunuz demektir..." diye girmemin sebebi de işte bu hikaye belki de...Bu işlere merak salan biri olarak yıllar boyunca öğrendiklerimi öğretmeye ve birilerinden birşeyler öğrenmeye çalıştım. Ama inanın müzik dünyası birbirine çok acımasız...Kibir en büyük düşman maalesef...
Birbirine kötü davranan, çok şey bilen ama paylaşmayan, kendini profesyonel sanıp içimizdeki amatör ruhu yaşatamayan insanlar beni ve bu vesile eli tanıştığım pekçok arkadaşımı o kadar bezdirdi ki müzik kayıt teknolojileri üzerine bir site kurmak zorunda hissettik. İşte bu zamandan sonra bizi bizim gibiler bulmaya başladılar ki ben çok mutluyum bu durumdan...
Son bir gelişme ise;
2017 yılı Kasım ayı itibariyle Binbaşı rütbesinden kendi isteğimle emekli oldum...
Halen özel sektörde yöneticilik yapmaktayım...
Saygılarımla...
Bahadır ÖNSÖZ
![]() | ![]() | ![]() |
---|---|---|
![]() | ![]() |