top of page

Şehit Tümgeneral Aydoğan Aydın...

Geçen yılın 13 Temmuz gününde Şırnak 23'ncü Jandarma Tümeni'ne katıldığımda hayatımda ilk (ve son) defa karargahta çalışacak olmanın korkusu içindeydim... Üstüne... 2 gün sonra 15 Temmuz hainliği ortaya çıktı. Fetönün bebeleri küçücük (ve üst) akıllarıyla TSK tarihinin en büyük ihanetine imza attılar...!!!

İşte Aydoğan Paşamla tanışmamız bu zamanlara tesadüf eder... Biz jandarmalar pek sevmeyiz karacıları, onlar da bizi ne yalan söyleyim... Hakkari'de bulunan Kayseri Dağ Komando Tugay Komutanı geliyor dediler... Çok sert adamdır, ayvayı yediniz dediler... Karargahı inletir, Allah kolaylık versin dediler...!!

Bu duyumlarla birlikte bir gece vakti, zannedersem saat 22.30 civarı Hakkari'den Şırnak'a geldi Aydoğan Paşa... Karşıladık... Heybetli adamdı vesselam... Sertti evet... Generalliğin omuzlarına gerçekten çok yakıştığını düşündüm ilk gördüğümde... Asker gibi asker, adam gibi adamdı... İner inmez espriyi patlattı, yıllardır yanında olan koruma ve emir astsubayına... "İyi oldu yahu, bizi batıya tayin etmişler bu sefer...!!!" Hakkari'den batıya (!) Şırnak'a tayin edilen komutanın bu tayini hakkındaki görüşü bundan ibaretti...!!! Üstelik ertesi gün fark edildi ki, helikopter yolda isabet almıştı...

Günler hızla geçmeye başladı... O kadar yoğun çalışıyorduk ki, 24 saat hakikaten bize yetmez olmuştu... Aydoğan Paşa, dur durak bilmiyordu ve inanılmaz tezcanlı bir insandı... Her istediği anında olsun isterdi... Yıllarca birlik komutanlığı yaptım... Bilmiyorum ki, karargah subaylığını... Yazıdan çiziden anlamam... Fırça üstüne fırça yiyorum Aydoğan Paşa'dan... Ama beni bilen bilir, hayatta da alttan almam... Doğru bildiğimi de rütbesi ne olursa olsun bam diye suratına söylerim... Aydoğan Paşa ile de çok didiştik haliyle... Ama sonra alıştık birbirimize... Aslında hiç de öyle sert filan değildi... Anadolu çocuğuydu, bizden biriydi... Askeri,askerliği çok ama çok severdi... Gözleri parlardı onlarla birlikteyken, dağdayken... Hele hele komandolar... Onlar ayrı idi Aydoğan Paşa'nın gözünde...

6 aya yakın yanında dolaştım, her gittiği yere gittim... Sonra Ocak sonunda tayinim çıktı Çakırsöğüt Komando Tugayına... Lakin bu süre zarfında birçok hikayem oldu O'nunla... Ama belki de en kıymetlisi bu oldu benim için;

Aydoğan Paşa göreve başladığında Şırnak'ta 15 Temmuz'un yarattığı şok ve moralsizlikle birçok birliğin adeta dengesi kaybolmuş, ne yaptığını bilmez bir haldeydi... İlk iş bu birliklerin kendine gelmesini, yeniden terörle mücadele harekatına odaklanmasını sağladı... Hep yanlarında oldu, sırtlarını sıvazladı... Eğitime bu kadar önem veren bir başka komutan görmemiştim daha evvel... Her gittiği yerde eğitim ve disiplinden bahseder, bunun çok önemli olduğunu anlatırdı bıkmadan,usanmadan...

Ve o birlikler bu zor şartlarda tekrar toparlandılar,kendilerine gelmeye başladılar... Asli görevleri arazide olan komandolar, tekrar sahaya inip etrafı yoklamaya başladılar... Arazide dolaştıkça, kendilerine güvenleri yerine geldi... Zira daha birkaç ay evvel şehir operasyonlarında şehri teröriste dar eden bu Mehmetler için artık sıra, Cudi, Gabar'a, Bestler Dereler'e, Faraşin'e ve Kato'ya sıra gelmişti... Bu sefer ya devlet başa ya kuzgun leşe idi... Yoktu bu sefer öyle çözüm süreci ayağına, Fetöcü çapulcuların kalemiyle vatan toprağına hiyanet etmece...!!! Geç olmuştu ama devleti yönetenlerin aklı başına gelmişti sanırım bir nebze... Bizler hiçbir zaman en ufak bir korku , en ufak bir tereddüt görmedik gözlerinde... Olacak diyordu, ve işte oluveriyordu... Geçilmez denen dağlara, girilmez denilen yerlere gittik birlikte... Terörle mücadele tarihinin en fazla silah/mühimmat ve teröristini etkisiz hale getirdik hep beraber... Ki ben Ocak'tan sonra artık komutanın yanında değil taburumla birlikte arazideydim... O ise hep yanıbaşımızda, yakınımızdaydı... Telsizden yada telefondan sesini duyduğumuzda yorgunluğumuz geçerdi...

Ancak karargahta olduğum dönemde yaşadığım enterasan bir olay vardı... İlk büyük operasyonumuz Ekim sonunda Beytüşşebap/Faraşin Bölgesindeydi... Lakin Aydoğan Paşa bu operasyonda bana bir görev daha verdi... Valiliğe/Basına/Üst Komutanlıklara gönderilecek operasyon görüntüleri ve bilgi notlarını ben hazırlayacaktım... Zar zor,ite kaka bitirdim o ilk bilgi notunu... Yemediğim fırça kalmadı... İşte böyleydi hazırladığım ilk görüntüler;

https://www.youtube.com/watch?v=6gXjRG_O0fM https://www.youtube.com/watch?v=RphMqJ2xvN0

Komutanın ne istediğini anlamıştım ancak imkanlar izin vermiyordu istediği gibi yapmama... Sizin anlayacağınız bu konuda mutlu değildi Aydoğan Paşa... Bir zaman sonra, yine birlikte Uludere'ye giderken araçta yanına oturttu beni... Didişiyorduk ama aslında seviyordu beni, bunu biliyordum... Çünkü kötü niyetli değildim, yine de emredileni elimden geldiği kadar yapmaya çalışıyordum... Belki de işte tam da bu nedenden karşısında susmazdım... Tuhaf bir ilişkimiz vardı vesselam...

"Sen bu işi önemsemiyorsun Bahadır...!! " dedi bana birdenbire sert bir şekilde... Bir sessizlik oldu ve ben bayrağı açtım... "Komutanım yanlış kişiyle aşık atıyorsunuz...!" deyiverdim... İçimden "eyvah, şimdi ağzıma edecek benim, ulan salak binbaşı Tümgeneralle konuşuyorsun kendine gel" dedim... Suratıma baktı gülümseyerek..."O demek lan, niyeymiş söyle bakalım kestaneci" dedi... "Komutanım bakın, bu benim özel ilgi alanımdaki bir konudur...Yıllardır müzik kayıt teknolojileri ve video düzenleme programlarına ilgi duyarım ben...Açıkcası bunun en kralı yapılacaksa ben yaparım ama..." dedim... "Ama sı ne ulan dedi, yap o zaman...!!" dedi... "Komutanım bana bir dizüstü bilgisayar bulun, şöyle iyi bir şey olsun, sonra siz hayal edin sadece..." dedim... "Tamam, bulacağım, yap da görelim o zaman " dedi... Bana bir bilgisayar buldu, döner dönmez...

Allah biliyor ya, ilk zamanlar açıkcası bütün bunların reklam kokan hareketler olduğunu düşünüyordum... Lakin sonradan anladım ki, değildi... Aydoğan Paşa öyle hassasiyetle takip ediyordu ki bu işi, her türlü video edit programına bin türlü takla attıran ben, zorlanıyordum... Komutanın derdi başka idi... O videoları,fotoğrafları montajlarken, en çok araziden anlar görmek,göstermek istiyordu... Arazideki adamlarının ne şartlarda, ne emeklerle , ne zorluklara göğüs gererek bu operasyonları yaptığını dosta düşmana göstermekti tüm derdi...!! Çalışmalar biter bitmez, G.Kurmay'a ve üst komutanlıklara bizzat kendi gönderirdi... Hasbelkader, montajda bir ayrıntı kaçırırsam, "oğlum sen düşman kuvvetlerinin harekat plan subayı mısın...?" diye takılırdı...

Olmuştu bu iş olmasına da... Dedim ya bu işin en kralını ben yapardım... Ama Aydoğan Paşa bu, memnun olur mu hiç...!!??? Mutlaka beğenmediği birşey olurdu... Ve nihayet sanırım Aralık başında Cudi Operasyonu başladı ki artık ben aynı zamanda İstihbarat Şube Müdürlüğüne de bakıyordum... Her ne kadar bu operasyonda JÖH Tabur Komutanımız yaralanmış da olsa, sonucu güzel bir operasyondu... 10 kadar köpeği itlaf etmişti bizimkiler... Gerek İHA başında bizler, gerekse arazideki çocuklar iyi bir iş çıkarttık... Arazideki çocuklar tanıdık, aradım tarif ettim nasıl görüntüler çekilmesi gerektiğini... Ne kadar da olsa arazideki adamın bu işlere zaman ayırması zordur...Sonuçta hiçbiri profesyonel kameraman da değil... Arazi tehlikeli, her yer tuzak,terörist dolu... Ama saolsunlar, güzel filmler, fotoğraflar gönderdiler... Bana düşen kesip biçip, özenle süsleyip, olabilecek en güzel şekilde sunmaktı bu görüntüleri... Milletimizin Aralık ayının başında Cudi'de neler yaşandığını bilmesi gerekiyordu... Bilecekti ki, şehit kanlarının yerde kalmadığından emin olsunlar... O operasyona katılan Mehmet kışlasına döndüğünde kendini görecekti o haberde... "Ben de oradaydım" diyecekti belki de yıllar sonra eşine,dostuna gururlanarak, tıpkı şimdi benim olduğum gibi...!!!

O gün güzel bir kahve eşliğinde büyük bir keyifle hazırladım bilgi notlarını, filmleri, fotoğrafları... Aydoğan Paşa'ya çıkarttım arza... Komutana dizüstü bilgisayarla, cep telefonu vs. ile arza giren tek subay bendim... Yakın gözlüğünü taktı, dikkatle inceledi, her zamanki gibi... Ama bu kez hiçbirşeyi değiştirmedi... "Eh işte idare eder, gönderin..." dedi... O güne kadar bunca çabama rağmen en ufak bir iltifat, teşekkür almamıştım bu konuda... Haliyle de şaşırmadım bu tavıra... Akşam haberlerinde, hemen hemen tüm kanallarda yayımlandı hazırladığım görüntüler...

Ertesi sabah saat 10 gibi emir astsubayı geldi, "komutanım komutan sizi çağırıyor" dedi... "Eyvah, gene ne oldu" dedim kendi kendime... "Durum nedir peki içeride?" dedim.. "Valla komutanım, pek bir keyifli" dediler... İçimden bir oh çekip kapıyı çalıp içeri girdim... Önce çok alakasız, benimle direkt ilgisi olmayan, önemsiz birşeyden konuştu...Ne olduğunu bile hatırlamıyorum... Ve sonra... "Genelkurmay'dan beni aradılar bu sabah..." dedi... Allah Allah bunu bana niye söylüyorsun ki, der gibi anlamsızca baktım yüzüne...!! "Bu Şırnak, bu operasyon görüntülerinin sunumu ve hazırlanması işini çok iyi yapıyor. Burada başta G.Kurmay Başkanı olmak üzere çok beğenildi, galiba oralarda bu işleri profesyonel yapan birileri var" dediler dedi... Bunu duyunca ben sırıtmaya başladım haliyle... "Ne sırıtıyorsun lan kestaneci?" dedi bana... "Komutanım, ben size ne demiştim?" dedim, gururlu bir şekilde... "Tamam ulan, anladık, sırıtıp durma karşımda " dedi ve ekledi; "Bu şekilde devam et...!" "Yalnız bu ölü teröristlerin görüntülerini mozaikleyebilir misin?" dedi... Keşke o an suratındaki mahçup, çocuksu ifadeyi anlatabilmenin bir yolu olsaydı...😊 "Hallederiz komutanım, sorun değil" dedim... Aslında ben teklif etmiştim nitekim bu köpeklerin leşlerinin resimlerinin yada görüntülerinin konulmasını... "Demiştim ki, " Komutanım eskiden bazı programlar vardı, bardak gibi dizerlerdi bu şerefsizleri, ibret-i alem için...Seyrettikçe içimizin yağları erirdi...Yine koysak...?" "Doğru söylüyorsun" diyerek izin vermişti bana...

Sonuçta yine iyi bir laf söylememişti... Ama suratındaki o mutlu ifade var ya... Bakışları var ya... Herşeyi anlatıyordu zaten, başka söze ne hacet dünyalar benim olmuştu... Kendince bana teşekkür etmişti zaten...😊 Aklıma gelmişken, işte o video...;

https://www.youtube.com/watch?v=ita01zKy7Hw Artık ustalaşmıştık...; Ve diğer videolar; https://www.youtube.com/watch?v=P34aU5123Hk https://www.youtube.com/watch?v=pqV1vbivrvI https://www.youtube.com/watch?v=lP8liPh_OJU

Bu videoların herbirinde Aydoğan Paşanın emeği ve emirleri vardır... Ben tümenden tayin olduktan sonra ise bu görevi o elim helikopter kazasında şehit olan Nuri Yüzbaşı başarıyla devam ettirdi... Ve tüm arşivimizin yer aldığı, benim meşhur dizüstü bilgisayar ise aynı kazada Nuri kardeşim ile birlikte sonsuzluğa karıştı...!!!

İşte böyle... Daha anlatılacak onlarca hikayesi vardır belki de Aydoğan Paşa'nın bende... Bugün Cebeci Askeri Şehitliğindeki mezarı başında, o hikayelerin hemen hepsi gözümün önünden film şeridi gibi aktı geçti... İsmini bildiğim, tanıdığım devre arkadaşlarımın ve komutanlarımın,silah arkadaşlarımın mezarlarını ziyaret ettim... O kadar çoktular ki... Ama bir o kadar da gururlu, dimdik...!! Hepsinin bir hikayesi ve o hikayelerin paylaşanları,yaşayanları var... Bu coğrafyanın kaderi bu... “Devletin işi kişilerle kaim olmaz “ derdi değerli tabur komutanım Ömer Uyan... Tümen Karargahını kaybettik biz o gün... Ama mücadele devam ediyor, edecek de...!! Bu dağlar kaç yiğide mezar oldu ve daha kaç yiğide mezar olacak kim bilir...?? Ne mutlu bana ki,onların bu hikayelerini bilmeyenler bilsin diye nakletmek ise bana düştü... Bu da bir teselli... Allah bizlere o rütbeyi nasip etmedi... Onlara çok şey borçluyuz... Allah hepinizden razı olsun...


Tanıtılan Yazılar
Son Paylaşımlar
Arşiv
Beni Takip Edin...
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Instagram Social Icon
bottom of page