top of page

Korucu...

Onlarla ilk tanışmam 2002 yılının yaz aylarına rastlar.. Yani Komando Tim Komutanı olarak Van Jandarma Tabur Komutanlığına yapılan ilk atamamla birlikte onlarla da tanışmış oldum... Herkes gibi ben de kıtaya çıkıp onlarla tanışmadan önce yıllarca adını iyi ve kötü olarak (ki genellikle kötü) hep duyduğum bu insanları merak ediyordum... İşin doğrusu Van'da görev yaptığım dönemde onları çok fazla tanıma şansım olmadı. O dönemde şimdiki kadar etkin de kullanılmıyorlardı... Belki de o yıllarda yeni alımlar olmadığından kaynaklı olarak pek çoğu yaşlanmış ve hastalıklı durumdaydılar. Bu durum zaman zaman birlikte gittiğimiz operasyonlarda olumsuzluk oluşturuyordu. Çoğu kez sadece kılavuz olarak alıyorduk yanımıza... Ancak bu dönemde korucularla ilgili iki hatıra yer etmiştir hafızamda... Sanırım 2004 yılında Başkale/İspiriz Dağı bölgesinde icra edilen operasyonda gece vakti teröristlerle çatışmaya girerek 2 teröristi etkisiz hale getirmiştik... Harekatın devamında ertesi gün öğle saatlerinde bu kez bu grubun kalanının hazırladığı pusuya düştük... Açılan ilk ateş yürüyüş kolunun önünde yürüyen ben ve ekibimi hedef almıştı... Çevremdeki 3 arkadaş bu ateşte vuruldular... Vurulanlardan birisi de bizimle operasyona katılan koruculardan biriydi... Ölüm bölgesinde kalmıştık, ancak vurulan korucumuz bulunduğum yerden 15 m kadar ilerideydi... Hızla mevzi almaya çalıştık ancak aynı korucunun yere düştükten sonra tekrar vurulduğunu görmüştüm... Daha sonra yaptığımız manevra da ben ve iki yaralı ölüm bölgesinden sıyrıldık ancak yaralanan korucuyu gerek yoğun ateş gelmesinden gerekse korucunun çağrılarımıza cevap vermemesinden dolayı oradan çıkaramadık... Müteakiben ateş üstünlüğünü ele alıp gerekeni yaptık tabii... Ve yaralıları tahliye etmek üzere helikopter talep ettik... Durumu tabur komutanıma raporlarken "komutanım sanırım bir korucumuz şehit oldu, çünkü hareketsiz olarak yatıyor" demiştim... Bu operasyonda günün en güzel şeyi, şehit oldu sandığımız korucunun aslında yaşıyor olmasıydı... İki kere önemsiz yerlerinden vurulan korucumuz tekrar vurulmamak çin ölü numarası yaparak hayatta kalmayı başarmıştı...!! Yanına gönderdiğim tim komutanımın telsizde "komutanım yaşıyor" dediği anı hiç unutmam... İki gün boyunca aralıklarla çatışmaya giren bölüğümün yaşadığı mutluluk çok büyüktü... Ve... Çatak/Belbuka operasyonunda yakalandığımız şiddetle sağanağın altında, geceyi bir şemsiye ile geçirdiğini gördüğüm bir diğer korucu, çok şaşırmıştı beni...

Aslında korucularımızla esas ve kuvvetli bağlarımın kurulduğu yer Bingöl olmuştur hep... Korucunun ne anlama geldiğini, neyin mücadelesini yaptığını esasen bu görevde anlamıştım... Ve Bingöl insanı ve korucuları, gönlümde farklı bir yer edindiler hep bundan sonra... Gözlerini kırpmadan şehadete yürüyen Mehmet Çintay, Hacı Alan, Mansur Salcan, Ali Kalkan gibi yiğitleri ve daha nicelerini tanımak şerefine eriştim... Keza aynı şeyleri Şırnak'ta tanıştığım korucu kardeşlerim için de, çalışmadığım başka illerdeki korucu kardeşlerim için de söylemek mümkündür... Adı "güvenlik korucusu" olarak değiştirildi artık... Ve özellikle son yıllarda tıpkı bu işlerin ilk başladığı yıllarda olduğu gibi dinamizm getirildi tekrar...

Peki nedir bu güvenlik korucusu? Korucu, can demek aslında... Korucu, vatan, beraberlik, birlik demek...!!! Korucu, teröre isyan eden vatandaşımızın örgüte başkaldırışı demek...!!! Korucu, fedakarlık demek...!! Korucu bu ülkeyi karşılıksız sevmek demek...!!

Bu insanlar terörün daha ilk yıllarından itibaren vatanlarını, köylerini, evlerini korumak amacıyla, bir nevi "namus belasına" canlarını düşünmeden ortaya koyan insanlardır... Onların o köyde var oluşları, devletin orada olduğuna işaret eder... Bu nedenle, bir köyde korucu var olması demek, çok farklı mesajları barındırır kimyasında, hem dosta hem düşmana...

Bu insanların özellikle görmüş geçirmiş olanlarıyla arazide olmak gerçekten büyük keyiftir... Onlara göstereceğin en ufak bir ilgi ve alaka, misliyle döner sana... Lakin parka ister senden, teçhizat ister, optik cihaz ister, kumanya ister,telsiz ister... Veremezsin, çünkü onların kullanacağı malzemeler bir esasa bağlanmamıştır. Mahçup olursun...Her ilçe jandarma komutanı, her karakol komutanı mahçuptur aslında onlara... Görev istersin ama birşey veremezsin... Boyunlarını bükerler, ama verilen işi yapmaya çalışırlar... Bir dürbün, bir parka, fazladan mermi ile mutlu olurlar... Değerli olduklarını hissetmek isterler, ve de haklıdırlar aslında...

Ekmeğini,suyunu,aşını bölüşür seninle, hiç düşünmeden... En önden yürür, önünü arkasını düşünmeden... Yeri gelir aileni emanet edersin onlara... Halel getirmezler, emaneti teslim ederler... Ve sen ölme diye kendi ölür...!!!

Yol boylarında, kontrol noktalarında, operasyonlarda, baraj emniyetinde, köy nöbetinde görürsünüz onları... Görürsünüz de fark etmez, önemsemezsiniz çoğunlukla... Onlar hep yanımızdadır aslında bizim... Can taşırlar... Çok yüksek eğitim derecesinde olmasalar da mütevazi hayalleri,çocukları,eşleri,aileleri vardır bu insanların... Her biri farklı farklı insanlardır, komiktirler çoğunlukla doğunun sert coğrafyasının mizacına inat...! Her şartta ve her yerde simsiyah bir demlikte inanılmaz lezzette çay yaparlar ki hayatında daha önce hiç çay içmediğini düşündürür sana o lezzetli çay... Tek dertleri vatan toprakları üzerinde huzurlu bir şekilde yaşamaktır aslında...

Adına "çözüm süreci" dedikleri "iyi niyetle yanlış atılmış bir adım" olduğuna inandığım/inanmak istediğim dönem ise tam anlamıyla bir yıkım ve hayal kırıklığı olmuştur onlar için... Arafta kalmışlardır... Neyse ki devlet yaptığı yanlışı fark etmiş, hatayı düzeltmiştir. Ancak bu hatanın bedelinin önemli bir kısmını da korucular ödemek zorunda kalmıştır...

Bu yazıyı neden yazıyorum? Bu camia ile yıllarca içli dışlı yaşamış bir emekli jandarma personeli olarak dikkatinizi çekmek için aslında... Devlet önemli adımlar atmış olsa da daha kat edilmesi gereken çok yol var, bilhassa da özlük hakları yönünden... Tabii ki bunlar imkanlar dahilinde olabilecek işler... 3 milyon Suriyeliyi başımıza dert edenler önce kendi insanımızın derdine derman olmalıdır... Lütfen bildiklerinizi,duyduklarınızı bir kenara bırakın... Her camiada çürük elmalar da vardır elbet... Onlar terörle mücadelede bir kilometre taşıdır... Adının "korucu" ,"geçici köy korucusu" yada "güvenlik korucusu" olması neyi değiştirir ki? Bu insanların terör terör olalıdan beri bu mücadeleyi verdiği, kan alıp kan verdiği unutulmamalı, devletin koruyucu ve merhametli eli her daim üzerlerinde olmalıdır...

Tanıtılan Yazılar
Son Paylaşımlar
Arşiv
Beni Takip Edin...
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Instagram Social Icon
bottom of page